GirişimcilikMuhasebe

FIFO Nedir?

İş dünyasında stokların doğru yönetilmesi fiziksel depolamanın yanında maliyet kontrolü, vergi planlaması ve operasyonel verimlilik açısından büyük önem taşır. Bu noktada öne çıkan yöntemlerden biri de FIFO yöntemi olarak bilinir. Özellikle bozulabilir, modası geçebilen ya da raf ömrü sınırlı ürünlerde, stoklara ilk giren malzemenin ilk çıkması hem müşteri memnuniyetini artırabilir hem de fire oranını azaltabilir. 

FIFO Nedir?

FIFO, “First In First Out” ifadesinin kısaltmasıdır ve Türkçeye “İlk Giren İlk Çıkar” şeklinde çevrilir. Yani bu sistemde işletmeye giren ilk malzeme ya da ürün, önce kullanılır veya satılır. Bu ilkeye göre yapılan işlemler özellikle stok yönetimi ve muhasebe kayıtlarında mal hareketlerinin takibini kolaylaştırır. “FIFO nedir?” sorusunun cevabı da temel olarak bu mantığa dayanır. Stokta duran ürünler ne kadar süreyle beklerse bozulma, değer kaybı veya kullanım dışı kalma riskleri artacağından, FIFO sistemi bu riski en aza indirmede etkilidir.

Sistemin günlük hayatta en sık kullanıldığı alanlardan biri süpermarket raflarıdır. Rafın arka sırasına yeni ürünler bırakılır, ön sıradakiler ise ilk olarak satılır. “Ekonomide FIFO nedir?” sorusu da bu ürün akışı mantığı üzerinden açıklanabilir. Ayrıca talep ve arz yönetiminde zamanlamaya dayalı üretim/satış döngülerinde FIFO önemli bir yer tutar.

Bunların yanı sıra finansal raporlamada FIFO, maliyet yönetimi açısından da sıkça tercih edilen yöntemlerden biridir. Özellikle enflasyonun yüksek olduğu dönemlerde, ilk giren ürünlerin daha düşük maliyetle alınmış olması nedeniyle, FIFO yöntemiyle hesaplanan kâr miktarı daha yüksek olabilir. 

FIFO Muhasebe ve Stok Yönetiminde Nasıl Kullanılır?

İşletmelerin mal hareketlerini düzenli ve sistematik biçimde takip edebilmesi için kullanılan FIFO yöntemi, muhasebe ve depo operasyonlarının bel kemiğini oluşturur. Bu yöntemde stoklara ilk giren ürünler ilk olarak satılmış sayılır. Böylece muhasebe kayıtlarında satışın maliyeti en eski alış fiyatı üzerinden hesaplanır. Bu durum özellikle fiyat dalgalanmalarının yoğun olduğu dönemlerde, finansal raporlamada önemli farklar doğurur. FIFO sistemi hem maliyet hesaplamasında şeffaflık sağlar hem de stokların fiziksel dönüşümünü sağlıklı şekilde yansıtır.

Örneğin; gıda, sağlık veya kozmetik gibi son kullanma tarihine duyarlı sektörlerde FIFO kullanımı neredeyse zorunludur. Bunun yanında FIFO hesaplama işlemleri, ERP yazılımları veya muhasebe sistemlerinde otomatik olarak gerçekleştirilir. Satılan malın maliyeti (COGS – Cost of Goods Sold) hesaplanırken, FIFO’ya göre ilk giriş yapan stok kaleminin değeri çıkışa esas alınır. Muhasebede ilk giren ilk çıkar prensibine göre yapılan bu uygulama sayesinde stok takibi daha güvenli hâle gelebilir.

FIFO yönteminin muhasebe ve stok takibindeki kullanım alanları şöyle sıralanabilir:

  • Stok Maliyetlendirme: Satılan ürünlerin maliyeti, FIFO yöntemine göre stoklara ilk giren partilerin alış fiyatına göre hesaplanır. 
  • Kâr-Zarar Analizi: Enflasyonun yüksek olduğu dönemlerde ilk alınan ürünlerin daha ucuz olması, satıştan elde edilen kârı artırabilir. Bu da işletmenin mali performansını daha iyi analiz etmesine olanak tanır.
  • Yasal Uygunluk: İlk giren ilk çıkar tanımı kapsamında stok hareketlerinin yasal defterlere uygun biçimde işlenmesi, işletmenin mevzuatla uyumunu güçlendirir. Bu yaklaşım, naylon fatura riskini minimize edebilir.
  • ERP ve Dijital Sistemlerle Entegrasyon: Otomatik stok güncellemeleri ve maliyet hesaplamaları, manuel hataları azaltabilir.
  • Sektörel Uyum: Gıda, ilaç, perakende gibi hızlı tüketim sektörlerinde ürünlerin rafta bekleme süresi önemlidir. 
  • Fiziksel Stok Takibi ile Uyum: Depolama sistemlerinde, fiziksel olarak da FIFO uygulandığında sistemsel kayıtlarla depo hareketleri uyumlu hâle gelir. Bu da sayım farklarını ve stok kayıplarını azaltmada etkilidir.
  • Denetim Kolaylığı: FIFO mantığı ile düzenli tutulan stok hareketleri, dış denetimlerde kolaylık sağlar.
  • Raporlama ve Bütçeleme: Doğru maliyetlendirme sayesinde işletmeler daha gerçekçi bütçe planlaması yapabilirler. Ayrıca e-bordro ve diğer dijital belgelerle birlikte mali raporlar entegre biçimde hazırlanabilir.

FIFO ile LIFO Arasındaki Farklar Nelerdir?

FIFO (First In, First Out – İlk Giren İlk Çıkar) ve LIFO (Last In, First Out – Son Giren İlk Çıkar) yöntemleri, envanter yönetimi ve maliyet muhasebesinde kullanılan iki temel stok değerleme tekniğidir. Her ikisi de işletmenin ürün giriş ve çıkışlarına göre maliyet hesaplamasında farklı sonuçlar doğurur. 

FIFO yönteminde stoklara ilk giren ürün, satışta ilk çıkmış sayılırken; LIFO yönteminde en son giren ürün, ilk olarak satılmış kabul edilir. Bu durum maliyet hesaplamalarında doğrudan fark yaratır. Özellikle enflasyonist ortamlarda, FIFO yönteminde düşük maliyetli eski ürünler satılmış gibi gösterildiği için görünen kâr daha yüksek olurken, LIFO’da son alınan pahalı ürünler satılmış sayıldığından daha düşük kâr beyan edilir. Böylece vergilendirme, stok yönetimi, nakit akışı ve finansal raporlama gibi birçok alanda farklı etkiler ortaya çıkar.

FIFO Yönteminin Avantajları ve Dezavantajları Nelerdir?

İşletmelerin stok hareketlerini kontrol altına alabilmesi ve mali tablolarında doğru maliyet gösterebilmesi açısından FIFO yöntemi, mali analiz süreçlerini de destekleyen sistematik ve kullanışlı bir araçtır. Özellikle ürünlerin raf ömrünün sınırlı olduğu sektörlerde, “İlk giren ilk çıkar yöntemi nedir?” sorusuna verilen cevap neredeyse otomatik olarak FIFO ile yanıtlanır. 

Bu yöntem sayesinde ürünler, bozulmadan veya değer kaybı yaşamadan stoklardan çıkarılır. Finansal açıdan ise FIFO, enflasyonist ortamlarda daha düşük maliyetli ilk alımların satış maliyeti olarak yazılması sayesinde daha yüksek kâr görünmesine neden olur. Bu durum, yatırımcılar ve analiz yapan uzmanlar için şirketin daha sağlıklı görünmesini sağlayabilir. Ayrıca bu durum daha yüksek gelir vergisi yükü anlamına da gelebilir.

FIFO yöntemi; dijital ortamlarda otomasyonla kolayca entegre edilebildiği için hata riskini de azaltabilir. Düzenli raporlama yapılmasına da olanak tanır. Tüm bu avantajlara rağmen bazı sektörlerde FIFO yöntemini uygulamak, pratikte zor olabilir ya da stokların gerçek maliyetini tam olarak yansıtmayabilir.

FIFO yönteminin avantajları ise şu şekildedir:

  • Stok Tazeliği ve Raf Ömrü Yönetimi: Eski ürünlerin ilk satılması sayesinde bozulma ve fire riski azaltılır.
  • Finansal Tablo Şeffaflığı: FIFO ile hesaplanan stok maliyetleri daha düzenli ve öngörülebilir olur.
  • Düşük Yönetim Hatası Riski: ERP gibi sistemlerle kolayca entegre edilebilir. Böylece insan hataları minimuma indirilir.
  • Enflasyona Karşı Gerçek Kâr Görünümü: İlk alınan düşük maliyetli ürünler satılmış sayıldığından, satış kârı daha yüksek görünür. Bu durum yatırımcı için olumlu bir gösterge olabilir.
  • Depo ve Lojistik Uygunluk: Fiziksel olarak uygulaması kolaydır. Depoda ilk giren ürünler öne yerleştirilerek lojistik operasyonlar basitleştirilebilir.
  • Yasal ve Muhasebesel Kabul Görmüşlük: Muhasebede ilk giren ilk çıkar prensibine uygunluğu sayesinde birçok ülkede yasal olarak tercih edilir.
  • Raporlama Kolaylığı: Mali tablolar ve stok raporları daha hızlı, anlaşılır şekilde hazırlanabilir.

FIFO yönteminin dezavantajları ise şöyledir:

  • Vergi Yükü Artışı: FIFO yöntemi daha yüksek kâr görünümüne yol açtığı için şirketin ödemesi gereken vergi miktarı artabilir.
  • Gerçek Maliyetleri Yansıtmayabilir: Enflasyonist ortamlarda stokların gerçek maliyetine göre değil eski fiyatlara göre değerlendirilmesi yanlı bir finansal tablo oluşturabilir.
  • Yavaş Dönüşlü Ürünler İçin Uygun Değil: Teknolojik cihazlar gibi değer kaybı olmayan ya da uzun raf ömrü olan ürünlerde FIFO gereksiz hâle gelebilir.
  • Fiyat Dalgalanmalarında Risk Taşır: Satış fiyatlarıyla maliyetler arasındaki uçurum, şirketin kâr marjını yapay biçimde yükseltebilir veya düşürebilir.
  • Uygulama Zorluğu Olan Sektörler: Metal, petrol veya inşaat gibi sektörlerde FIFO mantığı her zaman pratik değildir. Çünkü stok fiziki dönüşümlere değil işçilik ve proje bazlı kullanıma bağlıdır.
  • Vergisel Planlama Esnekliği Azdır: LIFO gibi sistemlerde maliyet yüksek tutulup vergi düşürme stratejileri uygulanabilirken, FIFO bu anlamda daha sınırlı bir yapı sunar.
  • Stok Kayıtlarının Daha Sıkı Takibi Gerekir: FIFO doğru çalışabilmesi için stok giriş-çıkış tarihlerinin düzenli kaydı gerekir. Bu da takip yükünü artırabilir.

FIFO Yöntemi Hangi Sektörlerde Kullanılır?

FIFO yöntemi, zaman duyarlılığı olan ürünlerin yoğunlukta olduğu sektörlerde vazgeçilmez bir envanter yönetim sistemidir. Özellikle ürünlerin; bozulabilir, çürüyebilir, modası geçebilir ya da kimyasal olarak bozulabilir olduğu durumlarda ilk giren ilk çıkar yöntemi çok daha işlevsel hâle gelir. Bu sektörlerde FIFO sadece stok yönetimi değil aynı zamanda müşteri memnuniyeti, kalite standardı ve yasal uygunluk açısından da kritik öneme sahiptir.

Örneğin; gıda sektöründe ilk üretilen veya satın alınan ürünün ilk olarak tüketiciye ulaştırılması gereklidir. Aksi durumda son kullanma tarihi geçmiş ürünlerin satışı yasal yaptırımlara neden olabilir. Benzer şekilde ilaç sektöründe de muhasebede ilk giren ilk çıkar prensibi yalnızca mali kayıtlar için değil ürün güvenliği için de zorunluluktur. Tekstil sektöründe sezonluk ürünler ise FIFO ile eritilerek yeni sezon stoğu için yer açılırken, elektronik sektöründe donanımsal gelişmelerin hızla değişmesi FIFO’yu yine gerekli hâle getirir.

Bütün bunların yanı sıra işletmenin büyüklüğü fark etmeksizin; ERP sistemleri, dijital arşivleme, e-bordro, fatura yönetimi ve Gelir İdaresi Daire Başkanlığı denetimleri gibi konularla uyumlu çalışabilmek için FIFO, sistematik yapıların ayrılmaz bir parçası hâline gelir. 

FIFO Yönteminde Karşılaşılan Zorlukları Nelerdir?

Her ne kadar FIFO yöntemi stok ve maliyet yönetiminde pek çok avantaja sahip olsa da bazı sektörler veya işletme yapıları için bu yöntemin uygulanması birtakım zorluklar doğurabilir. FIFO’nun mantığı fiziksel olarak ilk giren ürünün gerçekten ilk çıkan olması üzerine kuruludur. Ancak bazı sektörlerde bu fiziksel takibi sağlamak pratikte oldukça zordur. Özellikle elleçleme işlemlerinin yoğun olduğu, manuel kontrolün baskın olduğu ya da karma depo yapılarında FIFO sistemi tam olarak uygulanamayabilir. 

Bunun yanı sıra ERP veya stok yönetimi yazılımlarının doğru şekilde yapılandırılmaması da sistemsel hatalara yol açabilir. Bu hatalar, FIFO hesaplama işlemlerinde sapmalara neden olur ve zamanla finansal tablolarla depo verileri arasında tutarsızlık yaratır. FIFO yönetiminde karşılaşılan zorluklar şu şekilde sıralanabilir:

  • Fiziksel Uygulama Zorlukları: FIFO’nun teorik yapısına uygun fiziksel depo düzeni kurmak her zaman mümkün değildir. Karmaşık raf sistemleri veya manuel depo yönetimi bu süreci sekteye uğratabilir.
  • ERP ve Yazılım Uyumsuzlukları: Uygulamada kullanılan yazılımın FIFO mantığını doğru kurgulamaması, yanlış stok düşümleri ve hatalı maliyetlendirmelere neden olabilir.
  • Personel Hataları ve Eğitim Eksikliği: Stokları elle yöneten personelin yeterli eğitime sahip olmaması FIFO uygulamasını zora sokar. Ürünler rastgele yerleştirilir ya da çıkış sırası gözetilmezse sistem bozulur.
  • Tarih Takibinin Zor Olduğu Ürünler: Seri numarası, üretim tarihi ya da parti numarası olmayan ürünlerde FIFO’nun uygulanması zorlaşır. Bu da özellikle fason üretimlerde sık karşılaşılan bir sorundur.
  • Yüksek Enflasyon Ortamlarında Kayıp Riski: Eski maliyetle çıkış yapılan stoklar, yeni maliyetle yerine konulamayacak kadar pahalı hâle gelebilir. Bu da kâğıt üzerinde kâr görünse de nakit akışında sorun yaratabilir.
  • Depo Sayımlarında Tutarsızlık Riski: FIFO uygulanmasına rağmen ürün yerleşimi düzensizse depo sayımları ile sistem verileri birbirini tutmayabilir.
  • Stokta Değer Kaybı Olan Ürünlerde Yanıltıcı Sonuçlar: Fiyatı hızla değişen ürünlerde FIFO, satış maliyetini düşük göstererek stokların gerçekte değerinden sapmasına neden olabilir.
  • Sektörel Uygunsuzluk: Madencilik, enerji, sanayi hammaddeleri gibi sektörlerde FIFO mantığı fiziken uygulanamaz hâle gelebilir. Burada FIFO yöntemi anlamını yitirir.
  • Gerçek Maliyet Görünümünü Bozma Riski: FIFO, kârı olduğundan yüksek gösterebilir. Bu durum, vergi açısından dezavantaj yaratırken, yatırımcıya da yanıltıcı bilgiler sunabilir.

Tüm yönleriyle ele alındığında FIFO yalnızca bir stok çıkış sırası olmasının yanında işletmelerin finansal yönetiminden vergi uyumuna, depo organizasyonundan ürün kalitesine kadar pek çok kritik süreci doğrudan etkileyen sistematiği temsil eder. Doğru uygulandığında sadece ürünlerin sırasını değil işletmenin istikrarını da düzenleyen bir sistem hâline gelir.

FIFO yönteminin doğru şekilde uygulanması sadece stokların takibini kolaylaştırmakla kalmaz. İşletmenin; nakit yönetimi, vergi yükümlülükleri ve mali planlaması üzerinde de doğrudan etkili olur. Özellikle hızlı tüketim ürünleri, zaman duyarlılığı olan stoklar ve enflasyonist dönemlerde maliyet avantajı yaratmak isteyen KOBİ’ler için FIFO, stratejik bir envanter yönetim aracı niteliği taşır.

İşletmenizde doğru maliyetlendirme ve etkin stok yönetimi gibi konuları bütüncül bir yaklaşımla ele alırken, büyüme hedeflerinizi destekleyecek ticari kredi çözümlerine de ihtiyaç duyabilirsiniz. Sermaye akışınızı düzenlemek, tedarik süreçlerinizi optimize etmek ya da yatırım planlarınızı hayata geçirmek için HangiKredi KOBİ platformu üzerinden size uygun ticari kredi tekliflerini karşılaştırabilir, başvurunuzu kolayca yapabilirsiniz.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu